11 Aralık 2016 Pazar

BOM.

Çok değil ertesi gün ne oldu? Hayatınızda ne değişti -Hiçbir şey. Hepimiz (ölenlerin yakınları hariç) güneşli bi pazar sabahına uyandık. Kahvaltı ederken bi yandan haberlere bakıp ah vah ettik. Belki uyanır uyanmaz baktık merakımızdan ölü sayısına. Ama bu hayatımızı etkilemedi yarını da etkilemeyecek üzülerek söylüyorum alıştık daha doğrusu alıştırıldık.

Kimi etkileyecek bugün olanlar? Kimin canı gidecek her gün? Yaşanamamış olanlar bi hiç uğruna. Şehitlikmiş :) ben ölüp gittikten sonra var mı önemi nasıl öldüğümün ardımda bıraktıklarım marifet olarak hatırlanır. Canım dediklerimi eksik bıraktıktan sonra... Son 1 yıl içinde o kadar patlama oldu ki artık önem sırası ölü sayısıyla doğru orantılı oluyor. Ona göre bayraklar 1 gün yarıya iniyor bazen hiç inmiyor. O kadar ucuz ki canımız sanki hepimiz ailemiz için mucize değilmişiz gibi. Bugün ölen diğer patlamalarda ölenler hepsi gencecik insanlar. Onların hayalleri umutları yapacağı hatalar bile sahipsiz kaldı. Hele onları sevenler ..

Her anımız tesadüfler zincirinin bir halkası. Her gün birilerinin canı yanıyor yakında en yakınımızın canı yandığında burada böyle rahat rahat yazamayacağız. Gün gelecek umut da bitecek. Öyle içimiz yanacak ki son sözlerimizi söyleyemeden belki de tanınmaz halde cesedini göreceğiz bircik dediğimiz insanların. Ne yazık ki bu günler hiç uzak değil.

Hangimiz huzurla yeni güne uyanıyor? Bu günün bombası ne olacak diye telaşla geçiyor 24 saatimiz. Birileri araya başkanlık sistemini karıştırıyor kimisi keşke stada koysaydınız bombayı diyor. Kasap et KOYUN CAN derdinde.

Umarım hala geleceği olumlu bakana  yakınlarınız vardır umut depolayacağınız omzunda ağlayıp bugünler de geçecek diyen birileri...

Hepinize iyi geceler

10 Ocak 2016 Pazar


Masumiyet Müzesi

‘’Hayatımın en mutlu anıymış bilemedim’’ diyor Orhan Pamuk Masumiyet Müzesi’ne başlarken. Okumaya başlar başlamaz içine katan bi roman. Kırgınlık da var aşkın içinde tutku da sevinç de .. Ama en güzeli umut var.  Okurken zaman zaman ağlatan insanın yaşayasını getiren roman… Öyle çok sevdim ki yıllar önce okuduğum kitabı bugün yeniden okumaya başlayacağım. Böyle gerçek aşkı yaşayacak kadar şanslı olmuyor bazılarımız. Bu kadar güzel sevilmiyor herkes. Bu kadar gerçek yaşanmıyor duygular. Herkes bu kadar net değil. İstediğini bilen sadece dokunduğunu seven insanları tanımak çok zor. Sımsıkı sarılıp art niyet düşünmeden güvenmek omzuna başını yaslamak imkansız gibi. Maalesef varken ne acıya ne aşka alışabiliyoruz tam alıştık derken ikisi birden yok oluyor.

E tabii bir de aşk-ın bencesi var

  Aşk, rastgele yaşamayı sona erdirir yaşamanın farkına varırsın. Renkler bile daha canlı gelir gözüne bi düşünsene sonbahar bile canını sıkamaz. Çünkü sabah mutlu uyanmanın bi sebebi var. Yaşadığını dibine kadar hissedersin. Radyoyu açtığın zaman sıradaki şarkının sana geleceği bi adresin var artık. Kendini sınırlamana gerek yok. Hissedersin onu, elini bile tutsan bilirsin. Ona karşı koyamazsın mesela. Gurur yapamazsın. O kopasıca kuyruğun herkesin yanındaki gibi dik duramaz. Kolayca çıkamaz mesela kötü sözcükler ağzından . Bin kere düşünürsün kırılır mı diye çünkü bilirsin iz bırakır her kelime.

Günleri sayarsın mesela. Görüştüğün günleri, görüşmediğin günleri, görüşeceğin günleri. İlkler hep önemlidir zaten. İlk öpüş. Hesapsızca gözlerini yumarsın. Düşünmezsin yarın biter mi, gider mi diye. i, gider mi diye. Düşün sadece dim diyor Orhan Pamuk Masumiyet Müzesi'yoruz Bitmeyecekmiş gibi sarılırsın gitmeyecekmiş gibi öpersin. Pişmanlık yaşamadan yanında uyu sabah uyandığında iyi ki dersin. Her zaman avuçlarının içine aldığın yüzü sevemezsin çünkü. Hem herkesle gerçek değildir. Ne ondan öncesi en ondan sonrası hiçbir zaman aynı kalamazsın.

 Bu arada Masumiyet Müzesi’ne yolunuz düşerse bir gün selamımı iletin J Lakin çok oldu gitmeyeli özlemiştir belki beni.











 H erkesin Hiçbir Şeyi Hikayem 91 yılında başladı. Her yıl daha da geriye gitti ve bu yıl kendime en uzak yılım oldu.  En umutsuz en çaresiz...