16 Şubat 2015 Pazartesi






Korkuyorum

Güvenlik hakkının dışında kalan hemcinslerim adına yazıyorum bu yazıyı. Dehşet içindeyim.. korkuyorum. 6'dan sonra yürümekten, minibüse binmekten, etek giymekten,dar giyinmekten, pislik bakışlardan , küfürlü sözcüklerden , el hareketlerinden , imalardan, karanlık yollardan ve tanımadığım bi erkekle göz göze gelmekten bile korkuyorum artık.  Kim ister böyle bi hayatı ya da kim hak eder diken üstünde yaşamayı ? Bize hayatı zindan edenlerin yok mu sevdiği acaba dokunmaya kıyamadığı .. Ya da canından çok sevdiği annesi yok mu ? Ağlasa içinin parçalanacağı küçük kız kardeşi? Kuzeni, arkadaşı, yengesi... En sığ şekilde soruyorum 'senin başına gelse ne hissedersin?' yanmaz mı için ta derinden. Ömrün boyunca unutamazsın değil mi? Çünkü giden geri gelmez. İdam da edilse katili senin canın geri gelmez. Bi tarafı da kesilse için soğumaz. Haksız yere sırf canın istiyor diye başkasının 'canım' dediğini öldüremezsin. 

Hani  kadın değerliydi. Anneleriniz kadındı hani en çok onlara küfredildiğinde ortalığı ayağa kaldırıyordunuz. Katili de bi anne doğurdu.

Merak ediyorum çokça bu kinin sebebi nedir? Katil ve tecavüzcü canavar adama hakkettiği ceza verilse sizce azalır mı ölümler? Bu zihniyet değişmedikçe, biz birbirimizden nefret ettikçe biter mi? Farkında mısınız biz sessiz kaldıkça bizi dövdüler, taciz ettiler, öldürdüler. Kimi zaman, zaman aşımına uğradı cezalar; kimi zaman tahrik söz konusu dediler. Öldürülünce de "ne yapalım gece çıkmasaydı" dediler. Sizin anlayacağınız, bizimkilerin gözünde ölen değil öldüren masum. Mutlak suretle bi gerekçesi vardır öldürenin, sövenin, ortalığı dağıtanın. Kadın yaa, elbet yapmıştır bir şeyler, hak etmiştir. Kadın bile kadını korumazken erkeklere ne diyebiliriz ki .. Anneler çocuklarını sevgiyle, ayırmadan yetiştirse böyle canavarlar çıkar mı hiç. Hele hele saygı  duygusunu çocukken öğrenen kim kötü olabilir . İyilik de kötülük de sonradan öğrenilir.

Kadına şiddete hayır !
Utanıyorum yapılanlara sessiz kalanlar adına, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenler adına. Suçluluk duyuyorum kendi adıma, önceki cinayetlerde daha fazla ses çıkarmalıydım diyorum. Çünkü sessiz kalmak, aslında bi anlamda kabullenmektir. Giderek daha mı çok hissisleşiyoruz belki biz de onlar gibi gaddarlaşıyoruz.




3 Şubat 2015 Salı




Sabahattin Ali

1907 yılının 25 Şubatında Edirne'de doğdu, 1948 yılının Nisan ayında hayata veda etti. Kısa yaşamı boyunca sayısız başarıya imza attı. Her seferinde, bir öncekinden daha iyi işler yapmaya çalıştı. İşine aşıktı. Yazmak onun hayatındaki en büyük eylemdi. Önce kendi için yazdı yazılarını sonrasında toplum için. Daima dürüst oldu hem kendine hem topluma ..

Ardında sayısız eser bıraktı. Sözleri,yazıları, romanları herkesin dilinde... Fakat merak ettiğim bir şey var acaba böyle güzel bi insanın yaşadığı hayatı kaçımız merak etti? Kaç kişi biliyor Sabahattin Ali'nin öldürüldüğünü? Kürk Mantolu Madonna'yı hepimiz benimsedik, okuduk yaladık yuttuk. Ama yazarını, onu hangi şartlar altına kaleme aldığını bilmiyoruz.

Aradan 67 yıl geçmesine  rağmen  ölümünün ardındaki giz perdesi aralanamadı. Ali Ertekin'in suçu üstlenip 2 yıl cezaevinde kalmasıyla Sabahattin Ali dosyası kapandı devlet için. Örtbas edilen bi cinayet...

 Sabahattin Ali'yi daha yakından tanımak için Hıfzı Topuz'un kaleme aldığı Başın Öne Eğilmesin'i  ya da Filiz Ali'nin derlediği Sabahattin Ali'yi okuyabilirsiniz.
Hem kendi adıma hem de bu ülke adına utanıyorum. Sindiremiyorum böyle güzel insanların vahşice katledilmesine ve sorumluluların cezalandırılmamasını..

Filiz Ali'yi babasız Aliye Ali'yi eşsiz bizi de yarım bıraktılar. Kim bilir daha ne güzel sözler söyleyecekti. Ne romanlar yazacaktı .. Ne eleştiriler yapacaktı haksızlıklara. Ve ne güzel günler geçirecekti canından çok sevdiği ailesiyle. İzin vermediler. Canından tak ettirdiler tam başka bi düzen kurmaya çabalarken acımadan döve döve öldürdüler. Türlü işkencelerden sonra cesedini Bulgaristan sınırındaki bi köye attılar. Cesedini de tesadüf eseri bi çoban buldu.

Onu tanıyan herkes bilir o yalnızca basit bi yazar değildi; aynı zamanda kocaman yüreği olan bi insandı.





 H erkesin Hiçbir Şeyi Hikayem 91 yılında başladı. Her yıl daha da geriye gitti ve bu yıl kendime en uzak yılım oldu.  En umutsuz en çaresiz...