25 Şubat 2014 Salı

SİYASETTEN BIKTIK


Havaya yazıyorum ,biliyorum. Belki kimse okumayacak ama rahatlamam şart. Her yeni güne Akp ile başlamaktan, tapelerden , Bilal Erdoğan-Tayyip Erdoğan'ın arasındaki ilişkiden sıkıldım. Siyaset her şeyin önüne geçer oldu. O kadar hayatımızı kapladı ki onun dışında bir şey düşünmek yanlış gibi geliyor. 12 yıl çürütüldü. Hani diyorlar ya iyi işler de yaptı yani yapması gerekenleri yaptı. Kimse yapılması gerekeni yaptı diye Rte'yi alkışlamak zorunda değil.

Kim olsa zaten hem çalacak hem yapacaktı. Bırakalım artık bu klişeleri yok benim adayım çalmaz da çırpmaz da falanlar filanlar. Bal gibi her gelen çalacak. Aranızda iyi yok ve iyi olmayan şeyler arasından bizi seçim yapmaya zorluyorsunuz. Ayakkabı kutusu görmek istemiyorum. Boşa inkar eden ve giderek küçülen bi Başbakan da görmek istemiyorum.

Hepimizin bi hayat duruşu var. Ama bu duruşun içinde biraz saygı, biraz kendi ilkelerine bağlılık olmalı. Dünyanın sahibi RTE değil maalesef. İstediğini söyleyemez ,istediği kararları aldıramaz. Ve biz buna duur diyoruz diye bizi içeri atamaz. Kendi hakkımızı savunduğumuz zaman bile suçluyuz. Şu Başbakanın bahsettiği milletten olmak isterdim. Ne de çok seviyor onları. E peki biz neyiz biz de bu topraklarda yaşamıyor muyuz? Neyse Olay kendi ailesinin başına gelince geçmişte bütün söylediklerini evirdi çevirdi. Kendisine dokunan her olayı Ergenekon,paralel devlet ve geziye bağladı.

Gündemin sürekli yoğun tutulmasının sebebi her şeyi unutturmak. Neredeyse geziyi unutacağız. Her şey bi anda oluyor, her gün yeni bi gündem maddesi belirleniyor. Kadınların kendi bedeni ve bebeği hakkında söz sahibi olamadığı bir yerde yaşıyoruz. İnterneti özgür kullanamıyoruz. İktidarın çıkarları doğrultusunda yaşamaya çalışıyoruz. Kızla erkek aynı evde yaşayamıyor çünkü yaşarlarsa olmaz günah ama bi dini nikahla sen sağ ben selamet. Kadına tecavüz ediliyor, tecavüzcü haklı bulunuyor. Temel eser dediğimiz kitaplarımız yasaklanıyor. Taraf olmazsan bertaraf oluyorsun. Mezheplerin arası açılıyor. 80'lerde sağcı solcu vardı şimdi ise Kürt, Türk, Alevi, ulusalcı, cemaatçi, nurcu, doğulu, batılı diye ayırıyoruz birbirimizi. Şunu unutuyoruz ama hepimiz insanız. Bunca yıl iktidarlar araya nifak sokmadıkça bu insanlar ayrı düştü mü?

Ama bi dakika ya RTE harika metrolar yaptı bi 
biniyorsun vııın diye gidiyor. O kadar güzel ki yani ölürüm başbakana her hakkımı savunuyor. Benim yerime kararlarımı da veriyor ohh miis. He birde milli gelir kat ve kat arttı. Çok mutluyuz adeta koyun sürüsü gibiyiz. Tek tipiz. Allah muhafaza Başbakanım çok yaşa! İstikrar önemlidir. İntikam duygunuzu diri tuttun. Bal tutan parmağınızı yalayın. Alo babacığıııııım




19 Şubat 2014 Çarşamba






Bin Muhteşem Güneş
2 kadın
ortak kader
acı
Afganistan da geçen bi dramın öyküsü. Meryem’le Leyla'nın öyküsü. Ortak kaderi yaşayan 2 kadın. 1 erkeğe tahammül etmek zorunda kalan 2 kadın. Yasaların altında ezilmiş ve isimlerinden başka hiçbir şeyleri olamayan 2 kadın. Kaybetmenin ne demek olduğunu bilen ve kazandıkları her şey için dişlerini tırnaklarına  takmak zorunda kalan 2 kadın. Ve sonunda sadece biri aydınlığa elini uzatıyor.


Meryem
Meryem, evlilik dışı bir birliktelik sonucu dünyaya gelir. Yani Afganlara göre harami. Babasıyla aynı evde yaşayamaz… Bu yüzden babası onu belli aralıklarla kasabadaki küçük kulübelerinde ziyaret eder. Bu ziyaretlerden ziyadesiyle keyif alır Meryem. Daha sonralarda Meryem yerinin babasının yanı olduğunu düşünüp annesini terk eder. Fakat babası Meryem i kabul etmez evine geri gönderir döndüğünde ise annesinin ölüsünü bulur. Meryem için hayat artık daha zordur. Bu kez zorunluluktan babasının evine gider. 3 üvey annesi birlik olup Meryem’i zengin bi ayakkabıcıyla evlendirip Kabil’e yollarlar. İstemeye istemeye gittiği Kabilde 1 gün bile mutlu olamaz. Evlendiğinde henüz 15 yaşındaydı. Artık hem öksüz hem de yetim sayılırdı. Başlarda eşi Meryem e makul davranır fakat zamanla araları açılır çünkü Meryem ona istediği çocuğu veremez. Sayısız deneme hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Derken yıllar geçer 30larına gelen Meryem hamile kalamaz.


Leyla
Leyla, babasının sevgili kızı. Annesi ise yıllar önce şehit düşmüş oğullarını yasını tutan kendi halinde bi kadın. Hiçbir zaman Leyla’ya annelik yapamaz. Leyla bunca gürültünün içinde Afganistan da pek sık rastlanmayan bir şeyi yapmakla meşguldür; okumakla. Çocukluğundan beri idealleri vardır ve bunun en büyük destekçisi de babası. Bu arada unutmadan bir de Tarık var. Tarık Leyla’nın hem ilk aşkı hem ilk arkadaşı hem de sırdaşı. Derken zaman hızlı geçer ve Afganistan da ki  savaş giderek büyür. Fakat Leylanın annesi Afganistan’ı terk etmek istemez çünkü oğulları bu topraklarda şehit düşmüştür. İntikamını almadan bir yere gitmeyeceğini her zaman vurgular. Bu sırada mahallede ki birçok insan Pakistan’a ve İran’a göç eder. Göç edenlerden biri de Tarık, ailesiyle birlikte. Bunu Leylaya söylediğinde Leyla ne diyeceğini bilemez… Tarık ona da yanında götürmek istediğini söyler fakat Leyla ailesini bırakmak istemez. O gün vedalaştıktan sonra Leyla için bi ilk gerçekleşir. Tarık la birlikte olur.  Tarık gittikten 3 hafta sonra da Leyla’nın ailesi gitmeye karar verir. Ardından eşyalarını toplayıp bir kısmını satarlar. Afganistan’dan ayrılacakları gün Leyla arabayı yerleştirirken bi patlama olur. Bu patlama Leyla’nın ailesini yok eder. Leylaysa ağır yaralandı. Kendine geldiğinde Raşit’le Meryem’im evinde bulur kendini.


Ve iki kadının kader tam da burada birleşir. Raşit evlerinde tanrı misafiri olan Leyla’ya aşkla bakar. Meryem bu durumu kaldıramaz. Bu durum böylece sürüp giderken; Leylada evden ayrılmaya karar verir. Raşitlerin evine bi adam gelir ve Tarık ‘ın öldüğünü söyler. Tarık’ın ölüm haberini alan Leyla perişan olur . Ve Raşit’ten gelen evlilik teklifine evet der. Bundan böyle aynı çatı altında yaşamaya başlarlar. 2 kadın 1 adam. Fakat Leyla Raşit’le evlendiğinde zaten hamiledir Tarık’tan… Leyla çocuğunu doğurur adını da Azize koyar. Azize doğduğu andan itibaren Raşit’in Leylaya karşı tavırları büsbütün değişir. Azizeyi asla benimsemez. Bu sırada Meryem’le Leyla arasında  sürtüşmeler başlar. Fakat Leyla aslında Meryem’i anlar ve onunla samimi olmaya çalışır. Azize 2. Yaşına geldiğinde Leyla  evden kaçmak için Raşit’in cüzdanından para çalmaya başlar. Aynı zamanda Meryem’e de aşırı sabır gösterir çünkü onu da yanında götürmek ister. Zaten Meryem’de Leylanın gösterdiği sabır karşısında daha fazla dayanamaz.

 Ama planın ertelenmesi gerekir çünkü Leyla bir kez daha hamile kalır. Bu kez Leyla bir erkek çocuk doğurur. Kuşkusuz buna en çok sevinen Raşit olur. Raşit’in artık varı yoğu oğlu Zalmay olur. Zalmay büyürken bazı mali sıkıntılar ortaya çıkar. Raşit’in işleri istediği gibi gitmez. Evdekiler her gece yarı aç yatar. Raşit’in aklına bi fikir gelir ‘Azize’yi yetimhaneye vermek’ en azından onun yükünden kurtulmak için… Leyla bu fikir karşısından çılgına döner fakat kabul etmek zorunda kalır. Leyla , yetimhanenin müdürüne kocasının olmadığını söyler bu şekilde Azize yetimhaneye kabul edilir. Savaş tüm hızıyla devam etmektedir. Leyla, Azizenin hasretine dayanamaz onu yetimhaneden alır. Meryem ‘le Leyla yaptıkları planı son kez gözden geçirip 1 gün sonra yola çıkmaya karar verir. Ertesi gün Raşit evden çıktıktan 1 saat sonra hazırlanıp otobüse terminaline giderler. Afganistan da kadınların yalnız başına yolculuk yapmaları yasak olduğu için terminale vardıklarında yolculuk esnasından yanlarında olacak bir erkek bulmaları gerekir. Leyla terminalde genç bir erkeğe durumlarından bahseder. Genç erkek durumu anlayışla karışlar ve Leyla’nın verdiği parayı alır. Tam otobüse binecekleri sırada ise genç adam otobüsün yanında duran askerlere bir şeyler fısıldar. Ardından Leyla, Meryem ve Azize askerler tarafından alıkonulur. Daha sonra askerler onları Raşit’e verir. Raşit 3 kadını günlerce aç susuz bırakır. Sonunda yumuşar ama asla eskisi gibi olmaz.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Leylaların evine hiç beklenmedik bir misafir gelir; Tarık. Leyla Tarık’ı görünce önce afallar sonra çok mutlu olur. Saatlerce konuşurlar… Bu konuşmalara Zalmay da tanıklık eder. Tarık eve ilk geldiğinde Tarık’ dan hoşlanmaz ve ona gitmesini söyler, bu sözler üzerine Meryem onu alır ve yukarı kata çıkar. Sonrasında Tarık evden ayrılır. Akşam eve Raşit geldiğinde Zalmay ‘bugün eve bir topalın geldiğini’ söyler. Tabi ki Raşit anlar, eve Tarık’ın geldiğini.. Hemen Zalmay’ı Meryem’le üst kata yollar. Sonra belinden kemerini çıkarıp Leyla'nın sırtına indirir. Leyla acıdan inler çünkü Raşit giderek hızlanır. Daha sonra Meryem Leyla’nın bu durumuna daha fazla dayanamaz ve aşağıya iner. Raşit Meryem’i de döver. Fakat Meryem, Raşit Leyla'ya saldırdığı sırada evin önündeki kulübeye gider. Oradan bi kürek alıp yeniden eve gelir. Raşit , Leyla’nın boğazına yapıştığı sırada Meryem art arda Raşit’in kafasına kürekle vurur. Kısa süre içinde Raşit ölür. Leyla ve Meryem onu evin bahçesine gömerler. Sonraki günlerde Meryem suçunu itiraf edip idam edilir. Leyla ise Meryem’in son dileğini yerine getirmek için Onun doğduğu köye gider. Dileğini yerine getirir ve Tarık’la mutlu sona doğru ilerler.

 H erkesin Hiçbir Şeyi Hikayem 91 yılında başladı. Her yıl daha da geriye gitti ve bu yıl kendime en uzak yılım oldu.  En umutsuz en çaresiz...