20 Kasım 2018 Salı

VAZGEÇEMEDİKERİMİZ

Aramıza 10larca kitap girdi. Sanıyorum biraz daha sona yaklaştık . Aslında tam da alışmak üzereydik. Kimilerinin çok büyük acılarını sessizce ağlayarak sakladığı gördüm. Nasıl ki mutlu bir anımızda bizi derinden sarsacak bir haber aldığımızda bile etrafımızdakileri görmezden gelerek acımızı yaşayamıyoruz. Hele de o ilk anlarda biriyle konuşmak durumunda kalıyorsanız sesiniz titrer ya sonra toparlamaya çalışırsınız işte o an yer ve dip bir olsun istiyorum. Böyle bir andan sonra ne kadar uzun zamandır yazmayı ihmal ettiğimi fark ettim  Neyse konumu bölmeyeyim o anlarda işte vazgeçmekten korkarız. Çünkü hayatınızda olması bir şekilde sanki sizi daha çok hayata bağlar ya da siz öyle düşünürüz. Vazgeçilmeyen taraf da mutlu değildir oysaki çünkü onun da vazgeçemediği sizin bildiğiniz ya da bilmediğiniz kimseler vardır. Bunu bilmek duyumsamak bile başlı başına keder kaynağı. Pişman olmayacağımız vazgeçilmezleri seçmek neredeyse imkansız
. Mesela Ahmet Arif Leyla Erbil'i nasıl sever? Nasıl korkar incitmekten. O kadar naif ,içten ama ölümüne kara sevdalı. Peki ya Cemal Süreya için Tomris Uyar? Nasıl güzel bakar , bir kadına edilecek en güzel sözler onun ağzından dökülmedi mi? Neden gitti o zaman Tomris ya da Leyla neden bir aşkasıyla evliydi.. Değdi mi diye sormak istiyor insan belki de verilecek en güzel cevabı şair değil ama Masumiyet Müzesi kitabının öyküsünün başkahramanı söylüyor '' Bilin ki ben çok mutlu bir hayat yaşadım''. Onca sene Füsunun yanı başında dururken ona dokunamamak. Madem öyle hepimiz için geçerli midir bu?
Nazım da belki ömrü biraz daha yetse Vera'ya durup veda etmek isterdi. Öyleki hayatının son zamanlarında bir an olsun ayrılmamışlar. Etrafınıza bir bakın hiç birbirinden bıkmamış insanlar var mı varsa şanslısınız. Hani aşkının sonuna gelmemiş tertemiz lekesiz birbirini seven.


İnsanlar her ne kadar objektif olduklarını söyleseler de siz inanmayın. Bir ilişkide herkes kendinden yanadır ve yana olmalıdır. Ama bir başkasına anlatırken sevdiğini sanki bütün günahı kendi işlemiş gibi de gizler onu. Çüünkü başkasının söyledikleri daha çok yaralar. İyisi mi sevdiğinizle aranız hiç açılmasın. Şayet açılırsa o minicik akıntı zamanla baraja döner. Su olduğu yerde kalır içinizde yer etmeye başlar ne yutabilirsiniz ne de kusabilirsiniz. ---

Ayrıca vazgeçmek demişken bazen de vazgeçmeyi hazmetmeyi öğrenmek insanı yaralar evet ama büyütür aynı zamanda.



1 yorum:

 H erkesin Hiçbir Şeyi Hikayem 91 yılında başladı. Her yıl daha da geriye gitti ve bu yıl kendime en uzak yılım oldu.  En umutsuz en çaresiz...