Ben hep sana yazsam ya. Yazınca konuşurken ki gibi aksamıyorum,
aslında olduğum gibiyim. Böylelikle aklımdan
geçenleri sana düzenleyip söyleyebiliyorum. Ne zamandır sana mektup yazmıyorum. Çünkü konuşmuoruz. Ama ilginç bir şekilde kalbimden geçenleri
nasıl bilebiliyorsun? Biliyorsun işte .Çünkü bakışlarımdan, gülüşümden tanıyorsun beni. Bu
nasıl güzel bi yetenek. Sadece ikimizin bildiği bir dil gibi. Aynı zamanda bir
çeşit şifre. Aradan bir gün de geçse bir ay ya da yıl da geçse bazı şeyler
değişmez çünkü. Mesela güldüklerin, ağladıkların gibi. Benim de değişmedi.
Senden sonra sadece zaman geçirmeye çalışıyorum. Böylelikle daha az aklıma
geliyorsun. Anılarımızı düşünmemeye çabalıyorum. Hem belki unuturum düşünmeye
düşünmeye. Biliyorum gülüyorsun şimdi çünkü tanıyorsun beni. Ben her ne kadar
düşünmüyorum desem de hep aklımın bir köşesindesin . Bilirsin beni okurum hep.
Elime ne geçse ama genelde roman. Film izliyorum birde aşk ve korku.
Birbirinden iki zıt çeşit. Hani ben de zıtlıklarla doluyum. Bazen yemek yapmayı
deniyorum ve biliyor musun sanırım başarılı da oluyorum. Çevremden gelen tepkiler olumlu oluyor. Elimin bi tadı varmış. Sanırım senden aldığım aşkı yemeklerime ekliyorum. Ama her şeyden
önemlisi rüyalarım. Seni orda görmeye engel olamıyorum. Ve rüyalarım benim en
mutlu olduğum anlar oluyor sonra. Çünkü gerçek olamayacak kadar güzeller. Orda
yine bakıyorsun bana dolu dolu ben de sana senin deyiminle yine masum masum
bakıyorum. O anda rüyamda da her şey duruyor. Yine ilk adımı sen atıp koşarak
boynuma sarılıyorsun. Öpüyorsun alnımdan gözlerimden.. Bana en masum geleni hep
gözlerim olmuştur. Ne yaparsam yapayım yalan söyleyemem bilirisin. Buna
çabalasam da gözlerim ele veririler beni. Neyse uzattım yine lafı hayatımda
olmasan da bundan sonra olamayacak olsan da bil ki yerini kimse asla
dolduramaz. Hem şu boşluk doldurma sözünü sevmem. Benim için herkes ayrıdır
senin bıraktığın boşluğu ancak sen kapayabilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder