Duygu
Asena, hem yazar hem de gazeteciydi. Asena, 1946 -2006 yılları arasında yaşadı.
Ondan geriye 8 kitap kaldı. İlk kitabı Kadının Adı Yok yayınladığı yıl
yasaklandı, fakat sonrasından açılan davalarla yasak kalktı. Kitaplarında güçlü
kadınları konu edindi. Belki kendisi de kadın olduğu için kim bilir... Şu anda
4. kitabını okuyorum. Ve gerçekten okunması gereken bir yazar. Önyargılardan
arınıp okumayı deneyebileceğiniz biri. Her kitabı ayrı güzel. Onu çok özlüyoruz
gerçekten...
Yıllarca alt sınıf olarak görülmüş
kadının neler başarabileceğini anlattı. Aslında erkeklere muhtaç olmadan da
yaşamın sürdürülebilineceğini gösterdi romanlarıyla. Kadının kendi fakında
olmasını istedi hep. Çünkü bugün 17.12.2013 hala sokakta, evinde öldürülen
binlerce kadın var. İşkenceye maruz kalan, hakkını arayamayan... Erkeğin
kadından tek üstün yönü fizik. Ama kadın doğduğu andan itibaren hesap vermeye
başlıyor. Önce babası sonra hayatına giren erkekler en son seçtiği eşi...
Günümüzde hem kadın hem erkek çalışıyor.
Ama eve geldiği anne oluyor. Çocuğu varsa onun bakımı, evin yemeği, çamaşırı,
temizliği. Bunları kadın yapmak zorunda çünkü dayatma bunu istiyor. Kadının işe
yarayabilmesi için evin işlerini görmesi, erkeğini tatmin etmesi aynı zamanda
bakımlı olması ve işinde başarılı olması gerekiyor. Ve tam da unutuyordum
namuslu olması gerekiyor. Bu şartlar altında bunca işi yerine getirebilen
canlıya da kadın diyoruz. Sırf kadın
olduğu için düşük ücret alan, mevki sahibi olabilmek için erkeklerin gönlünü
hoş etmek zorunda bırakılmış bir varlık hangi dünyada özgür olabilir ki? Ve
Duygu Asena bunları romanlarına konu olarak seçtiği için feminist damgası yedi.
Keşke her kadın biraz feminist olsa!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder